15 Ekim 2014 Çarşamba

geldiiiiiim :)



Geçen hafta evrenimde bi kaçak vardı, bi kara delik, bende içine kaçmış olabilirim hatta.. 

Zaman ve yer kavramım kalmamıştı. Bi şekilde toparlanamamaya ve üzgün olmaya programlanmış gibiydim. Bütün negatifliklerle ve aksiliklerle tam olarak aynı enerjide olduğum için tek tek yaşadım hepsini :P Hala düşündüğümde o burukluğu hissediyorum kalbimde, üzüntü hissettiğim her dakikama hak veriyorum ama hayat da bu işte, böyle. Umurunda da diil pek böyle şeyler. Hayat ve zaman doktorlar gibi aynı. Ellerinde diil, öyle olmak zorundalar başa çıkamazlar yoksa o yüzden hiç duygusal diiller, empati yapmakla uğraşmıyolar ve bi şekilde dedikleri gibi oluyo. Sen yine iyi oluyosun. Bizim fazlasıyla umurumuzda tüm detaylarıyla yaşadıklarımız ama onların pek diil.

Tüm o yaşadıklarımızla oluşmaya devam ediyoruz. Yaşlanmıyoruz yada eskimiyoruz, kendimiz olmaya doğru yaklaşıyoruz. Üzüntülü şeylere direndiğimiz kadar acıklı, hayata teslim olup kendimizi geliştirdiğimiz kadar hafif, olanlarla uğraşıp eleştirdiğimiz kadar aksi, gülümsediğimiz kadar dingin tipler olup çıkıcaz burdan :)

En üzüldüğüm akşam; Louise L. Hay'in Düşüncenin İyileştirici Gücü'nü aldım elime rasgele bi sayfa açtım. (İnandığım kitapların ihtiyacım olduğunda okumam gereken sözlerin yazılı olduğu sayfayı açtığını biliyorum, bunu daha orta okul yaşlarımda öğrenmiştim. ) İçinde olduğum durumla ilgiliydi sayfa, hissettiğim ve yanlış yaptığım şeyler herbir satırda yazıyodu, yazanları dinledim. Serhata da okudum. Zaman aldı tabi ama uyguladım da.

Bloglovin'de dolaştım biraz. Bikaç yazı okudum.. Weheartit'de dolaştım bikaç resim heartladım :) Serhata sarıldım bol bol.. Zor zamanlar için ayırdığım tüm kitaplarımdan birer sayfa kurcaladım. Kalın kalın çoraplarla dolaştım evde :)

Teleskopu kurcaladık bi gece; Fatmanur Teyze de geldi onikiye kadar hiç yıldız görünmeyen o mıymıy gökyüzünde (hiç kızmasın mıymıy diyorum diye o gece öyleydi) iki yeni yıldız keşfettik; Ancha ve Altarius. Onları teleskopa tanımlayıp neptün ve uranüse baktık.. Ay'ı bekledik ama gelmedi bi türlü.. Astronomi.. Yeni bi dünyamız var artık. 

Teapota geri döndüm, orası bi çeşit terapi gibi hayatımda. Tüm zorluklarına, tüm eksiklerine rağmen orası gerçek bi wonderland. Orda çay partileri, durmuş saatler, üstünde 'eat me', 'drink me' yazan sihirli şeyler, rabbit hole'lar.. Minik cüceler, devler.. Herşeyi var oranın. Hayallerinle sınırlı, sihirli bi değnek orası.. 

Bi de ne öğrendim zorla biliyomuyum :) Madem burda kendi kendime yazıyorum, kendi kendime hitap edeyim :) 

Hiçbişeyi aşırı ama aşırı derecede isteme, olunca da aşırı ama aşırı derecede sevinme nihoşko. Abart tamam, bu huyun, ama aşırı derecede yapma. Nazar değdi falan derim bazen ben de ama laf olsun diye alışkanlıktan, inandığımdan diil. Nazar ancak nazarla aynı frekansta atan yüreklere değer, korkmuyorum nazardan. Evrende hiçbişey o kadar rasgele değişebilicek basitlikte diil, rasgele basit bişey nazar. Herşey bu kadar sihirli bi dizilimdeyken, saf ve güzel bişeye nazar değemez. Buna müsade edilceğini sanmıyorum.

Ne olursan ol hayat, biraz dinlenip yine gelivericem yanına hemde yalnız diil, tüm sevdiğim kişilerle tüm sevdiğim şeylerle, içimdeki sesimi de alıp, tüm beğendiklerimle, seçtiklerimle, duydup sevdiklerimle, okuyup öğrendiklerimle gelicem tam da burda durucam.

Bu kadar yüksekte hemde :) eeen güzel yerde :)

2 yorum:

  1. Hosgeldiniiz! <3 Guzel yureginiz herseyi guzel kilar merak etmeyin...

    http://blog.carnivalestudio.com/ sizin gibi minnos bir blog :)

    sevgiler

    Melek

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim ❤️
    Blog tavsiyesi için de teşekkürler, hemen ekledim.

    ❤️❤️❤️

    YanıtlaSil