26 Eylül 2013 Perşembe

kelimeler..

Gizli ahenk, kutsallık, hayatın gücü, derindekinin kusursuzluğu.. Böyle bazı kelimeler var sanki sihirli gibi..
Yani öyle herşey gibi değil, keşfedilmemiş gibi. Şu anda kopamadan okuduğum eckhart tolle/hayatla bütünleşmek. Kopamadığım dediğim de günde en fazla 6-7 sayfa :) Çünkü her sayfa üstüne en az 10 dakika düşünmem sindirmem gerekiyo, öyle kitaplardan bu, ben de onları seviyorum.
Zihinle yüreğin kapışması beni hep acaip merak ettirirdi, sebebi de yine eckhart tolle/şimdinin gücü uygulama kitabıydı zaten. Bundada yine aynı şeyleri söylüyo. Bunda en hoşuma giden (yada önceki kitabında dikkatimi çekmeyen) kelime “yürek algılaması”. Çok tatlı değil mi.
Yürek algılaması ❤
Hep en doğrusu.
Diyo ki;
'Zihin durmadan yorum yapar, biçim verip sınıflandırır. Yargılar. Bu da sadece seni yorar. Anlamaya ve açıklamaya çalışmayı bıraktığında ise 'hissedersin'. Çözümlenir yüreğinde olaylar.'
Gerçekten de zihin çok geveze uf şikayetçi insanlar gibi. Her olayda şak diye damgayı vuruyo ‘işte yine öyle oldu, belliydi, öncekinde de böyle olmuştu hep böyle olur, bunun gibi şunun gibi’ hoop benzeri bi rafa kaldırıp koleksiyon yapıyo tecrübelerden. Pis pis kafa sallıyo, ‘olsun ben bunu yeri gelince hatırlatıcam uyarıcam seni’ diyo seni hep koruyomuş havasında. Tecrübeler de hep işe yaramıyo ama ne yazık ki çünkü içimize korkular da salıyolar, yine aynı şekilde sonuçlanabileceğiyle ilgili olasılıklarla, bir çok kere denemekten vazgeçiriyo bizi inancımızı kırıyo, bi şekilde razı ediyo elimizdekine. Ame aslında her defasında ‘yeni’. Ve yine de olucak.
Benim istediğim yürek kısmını daha çok hayata sokmak. Daha çok bunları hissederek yaşamak, daha çok bunları tartışmak. Bunlar hakkında konuşmak. Olayları yorumlamak değil de olanları yorumlamak yani. Bıdı bıdı bıdı konuşan geveze zihni sadece akıllıca hamlelerde kullanmak, yüreğin işlerine burnunu sokturmamak istiyorum.
❤️❤️❤️

Gizli ahenk, kutsallık, hayatın gücü, derindekinin kusursuzluğu.. Böyle bazı kelimeler var sanki sihirli gibi..

Yani öyle herşey gibi değil, keşfedilmemiş gibi. Şu anda kopamadan okuduğum eckhart tolle/hayatla bütünleşmek. Kopamadığım dediğim de günde en fazla 6-7 sayfa :) Çünkü her sayfa üstüne en az 10 dakika düşünmem sindirmem gerekiyo, öyle kitaplardan bu, ben de onları seviyorum.

Zihinle yüreğin kapışması beni hep acaip merak ettirirdi, sebebi de yine eckhart tolle/şimdinin gücü uygulama kitabıydı zaten. Bundada yine aynı şeyleri söylüyo. Bunda en hoşuma giden (yada önceki kitabında dikkatimi çekmeyen) kelime “yürek algılaması”. Çok tatlı değil mi.

Yürek algılaması 

Hep en doğrusu.

Diyo ki;

'Zihin durmadan yorum yapar, biçim verip sınıflandırır. Yargılar. Bu da sadece seni yorar. Anlamaya ve açıklamaya çalışmayı bıraktığında ise 'hissedersin'. Çözümlenir yüreğinde olaylar.'

Gerçekten de zihin çok geveze uf şikayetçi insanlar gibi. Her olayda şak diye damgayı vuruyo ‘işte yine öyle oldu, belliydi, öncekinde de böyle olmuştu hep böyle olur, bunun gibi şunun gibi’ hoop benzeri bi rafa kaldırıp koleksiyon yapıyo tecrübelerden. Pis pis kafa sallıyo, ‘olsun ben bunu yeri gelince hatırlatıcam uyarıcam seni’ diyo seni hep koruyomuş havasında. Tecrübeler de hep işe yaramıyo ama ne yazık ki çünkü içimize korkular da salıyolar, yine aynı şekilde sonuçlanabileceğiyle ilgili olasılıklarla, bir çok kere denemekten vazgeçiriyo bizi inancımızı kırıyo, bi şekilde razı ediyo elimizdekine. Ame aslında her defasında ‘yeni’. Ve yine de olucak.

Benim istediğim yürek kısmını daha çok hayata sokmak. Daha çok bunları hissederek yaşamak, daha çok bunları tartışmak. Bunlar hakkında konuşmak. Olayları yorumlamak değil de olanları yorumlamak yani. Bıdı bıdı bıdı konuşan geveze zihni sadece akıllıca hamlelerde kullanmak, yüreğin işlerine burnunu sokturmamak istiyorum.

❤️❤️❤️


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder